O an gelmişti. Hiç değişmediğini görmek, kendimi çıldırasıya paralamak gibi bir kaç eylemde bulunmak için çaba gösterdim. Sadece yetindiğim bir kaç fotoğrafından sonra yüzünü görmek kadar güzel birşey olmamalıydı bu şehirde. Olamazdı zaten de.
Suya düşen umutlarımın arasından, adına yazdığım bir ton şiire melodi olsun istedim, söylediklerin.
Bu yüzden ben hep konuşmanı isterim, hep birşeylerin doğru gitmesini istediğim gibi, ama hiç gitmediği gibi.
Genellikle susmuşluk vardı içimde, konuşamamazlık, kelimelerin bir araya gelememesi gibi, dilsizlik gibi.
Boğazıma takılan kelimelerin, dudaklarımdan çıkmamasını kadar boşaydı çabam. Ben zaten sana ne zaman haykırmak istesem, hep eksik kaldı kelimelerim. Hep de kısık volume denk geldi.
Ben hep yaşıyorum bu trajediyi.
Sana olan sevdamdan, bir parça bensizlik bırakıyorum buluştuğumuz merdivene.
Bir de gülücük bırakıyorum, hayatının zindan olduğu yere. Kaderinde olan dudak izime, merdivende bıraktığım bensizlikle, sana rast gele. Selametle..
0 yorum: